ORTADOĞU’DA GÜÇ OYUNLARI VE DÜNYA ENERJİ POLİTİKALARI

 

Ortadoğu’da meydana gelen operasyonlar, küresel ve bölgesel aktörler açığa çıkmış durumda. Bu müdahalenin önemli ayaklarından biri enerji politikaları. Zira, enerjinin de kontrol altında tutulması lazım.

Yıllık %1,6 enerji ihtiyacı artışı ile 2050 yılında en az %54,4 fazla kullanılacak. Enerji, hem ihtiyaç hem diğer ülkelerin denetim aracı. Petrol fiyatlarını düşürülmesi ile ham petrolün varil fiyatı 35 dolara kadar inmişti. Günümüzde 45 ABD Doları civarında. Petroldeki fiyat düşüşü Rusya’nın yıllık 400 milyar dolar gelir kaybına yol açıyor. Sadece petrol fiyatlarıyla oynayarak dev bir ülkeyi iflas noktasına getirilebiliyor.

Diğer yandan, Çin Hürmüz Boğazı, Malacca ve Venezüela Boğazı üzerinden susta tutuluyor. Hindistan ve İran sıkıntı içinde. Türkiye Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, Kerkük Yumurtalık Boru Hattı ve diğerleri yanında Nabucco yerine ihdas edilen TANAP Projesi ile enerji nakil hattı üzerinde bulunan önemli bir ülke. Bu bakımdan da Türkiye’nin onlara göre dizayn edilmesi gerekiyor.

Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Adası, İsrail ve Suriye üçgeninde tespit edilen çok yüksek hacimli doğalgazı rezervlerini de unutmamak gerekir. Burada bulunan rezerv öyle büyüktür ki tek başına savaşa yol açabilecek boyuttadır.

Rusya’yı bölgeye fiilen getiren önemli unsurlardan birincisi Suriye Tartus’ta bulunan askeri üsleri ve buradaki stratejik menfaatleri ise ikincisi Doğu Akdeniz doğalgaz rezervleri ve bunların geçirileceği boru hatları güzergahıdır.

Enerji LNG ve LPG olarak deniz yoluyla da taşınabilmekte ise de boru hatlarına göre dokuz kat pahalı taşımacılık maliyetine yol açması boru hatlarını ve güzergahları önemli kılmaktadır.

ABD nin yeni yüzyılı ise Pasifik’te. Yakın zamanda Pasifik’e dev nükleer başlık taşıyan savaş gemileri gönderme kararı aldı. Artık, büyüyen bir ekonomik dev olan Çin, büyük nüfusuyla Endonezya, üretimi ile Japonya ve arazisi ile Avusturalya dörtlüsü üzerinden önemli bir operasyona başlıyor.

Küresel güçler, bir süre ekonomik sebeplerle dünyadan geri çekilmeye çalıştılar. Örneğin ABD Amerikan asker postalı Ortadoğu’ya değmeyecek dedi. Çünkü tek kutuplu dünyada bu maliyeti kaldıracak durumda değildi.

Bu nedenle, dimağları tahrip edilmiş, ruhları ele geçirilmiş bir örgütü başta Türkiye olmak üzere 170 ülkede desteklediler ve oralara bir ölçüde hakim hale getirdiler. Bu yolla tek kurşun atmadan uzaktan kumanda ile görünüşte yerli unsurlar üzerinden tüm dünyayı, Türkiye’yi, Afrika ülkelerini, Türk Cumhuriyetlerini, Ortadoğu’yu ve okyanus ülkelerinden bir kısmını yöneteceklerdi. Zincir Türkiye’de kırıldı. Bu Türk Milletinin büyük dirayeti ve kararlılığı ile sağlandı.

Batılı güçler Ortadoğu’da amaçlarını elde etmek için vaad, kandırma, yanıltma, tehdit, etnik ayrışma, mezhepsel farklılaşma, ambargo, damping, ticaret anlaşmaları, vize politikaları ne gerekiyorsa kullandılar. Sonuçta vekâlet savaşları çıktı.

Mesela Suriye’de DAEŞ örtülü olarak Batılı güçler için faaliyet gösterirken, PYD/YPG açık olarak bunlar için silaha sarıldı. El Kaide’den ayrılan En Nusra ortada kalmış iken, çeşitli guruplardan oluşan Özgür Suriye Ordusu Türkiye ile hareket etti. Rusya ve İran rejim güçleri ile hareket etti.

Vekâlet savaşlarında oyunu ilk bozan Rusya oldu. Uçakları, askeri, füzeleri ve gemileri ile geldi bölgeye oturdu. Bir ara gerçek sebebi hala öğrenilemeyen Rus Bombardıman Uçağının Türk Jetleri tarafından düşürülmesi ve bir pilotunun öldürülmesi Rusya-Türkiye kırılması yaşattı. Ancak taraflar kendilerine oynanan oyunu görmekte gecikmedi ve yumuşama süreci başladı.

Vekâlet savaşlarında oyunu bozan ikinci ülke Türkiye’dir. Suriye PKK’sı olarak konumlanan PYD, demografik yapı desteklemediği halde Suriye-Türkiye sınırının önemli bir bölümünü işgal etti. En son Membiç ile Afrin arasında kalan toprak parçasının alınarak koridorun tamamlanması girişiminde bulundular.

Türk tankları ABD’ye rağmen verilen bir kararla ve hava desteği ile meşru Özgür Suriye Ordusunu destekleyerek Rai ve Cerablus bölgesini DAEŞ’ten 15-20 günde temizledi. İlerleyişini sürdürerek El Bab’a kadar gitmek ve Halep’e dokunmak Türkiye’nin öncelikleri arasında. Bu temizlik harekatıyla terör koridoru şimdilik engellenmiş oldu. ABD politikalarında bir kırılma yaşandı. Şu anda ucu açık durumda.

Sevr’den bu yana aslında hiç vazgeçilmeyen Türkiye ile Müslüman diğer ülkeler arasında terör devleti kurma projesi inkitaya uğramış durumda. Türkiye kendi gücünü, dünya devletlerini, halklarını ve Batının gücünü değerlendirerek önemli adımlar atmaktadır. Bu saatten sonra yeni oyunlara ve aktörlere hazırlıklı olmak zorundayız. Çünkü millet bir beka mücadelesi içindedir.

Prof. Dr. Hasan AYRANCI