Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Ülkede yaşayan bütün vatandaşların üzerinde anlaştıkları asgari müşterekleri ifade eder. 1982 Anayasası bir darbe anayasasıydı ve zamanın anlayışıyla 70’li yıllarda olan büyük terör olaylarına ve hükümet krizlerine karşı bir tepki anayasası olarak kaleme alınmıştı. Gerçekten de şimdiye kadar çok fazla değişiklikle günümüze kadar geldi. Ancak kökeni, kaynağı, oluşum iradesi bugünün ihtiyaçlarını karşılayamadı. Bugünün Türkiye Siyaseti için yeterli gelmed.i Bugünün bireylerinin özgürlük ve refah arayışlarını tatmin edemedi. Oysa dünya Türkiye ile birlikte gerçekten büyük bir dönüşüm sürecindedir.
Türkiye’nin en büyük ihtiyacı sivil bir anayasa yapmaktır. 1982 Anayasası 27 kez değiştirilmiş, son olarak 12 Eylül 2010’daki referandumda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak bu Anayasa Türkiye’ye artık dar gelmektedir. Biz her zaman şunu söyleriz: Anayasayı ilk defa yazan el nasıl yazmış? Anayasanın çatısını nasıl çatmış? 12 Eylül darbe yönetimi, halkın istek ve ihtiyaçlarını dikkate almadan, dibacesinden 177. maddesine kadar anayasa binasını vesayetçi bir zihniyetle kurmuştur. Siz sonradan bu yapının camını değiştiriyorsunuz, balkonu değiştiriyorsunuz, kapıyı değiştiriyorsunuz. Asma kat koyuyorsunuz. Ama hala binanın kitle ve gabarisi aynı. Temelde bulunan ruhunu taşıyor ve her yerde de etkisini hissettiriyor. Tabii toptan değiştirilmediği için de esaslı, dünyanın ihtiyaçlarına, bugünün siyasetine, toplumun ve bireyin ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Bu nedenle mutlaka değiştirilmesi ve baştan sona yeniden tanzim edilmesi, yeniden yazılması gerekmektedir.
Yeni anayasayla ilgili en önemli noktalardan biri de şüphesiz bu anayasanın, tarihimizde ilk defa olarak, gücünü milletten alan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, halkın seçtiği milletvekilleri tarafından yapılacak olmasıdır. Yeni anayasa sivil bir anayasa olacaktır.
Bizim her zamankinden farklı olarak, illa bir sistemi alıp bire bir taklit etmemiz isabetli olamaz. Bunun yerine, doğrudan doğruya, bizim insanımıza uygun, ihtiyaçlarına, isteklerine, ekonomik yapısına, sosyolojik ve psikolojik yapısına uygun, demokratik ve çoğulcu bir devlet düzeni kuralım istiyoruz. Kendi siyasi yaklaşımımızı, kendi devlet anlayışımızı, kendi özgürlükler anlayışımızı yansıtacak bir anayasayı, tarihimizde ilk defa sivil bir anayasayı yazalım.
Gerek yeni anayasanın hazırlanması gerekse yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında güçler ayrılığını krizlere yol açmayacak şekilde dengeleyen bir sisteminin anayasada formüle edilmesi için, akademisyen ve hukukçu kimliğimizle her türlü desteğe hazır bulunmaktayız.